Ad & soyad : Emily L. Klayn
Rp yaşınız : 18
Nerede şifacı : Hogwarts
Hangi bölüm : * { Baş Şifacılık Olursa Sevinirim.. }
Örnek rp : * Başka bir sitedeki kullanıcı adımla yazdığım fakat şu ana kadar hiçbir yere koymadığım rp'mi koyuyorum... *
Hava hiç olmadığı kadar soğuk, bulutlar hiç olmadığı kadar kara, yeryüzü hiç olmadığı kadar gergindi. Sonbaharın ilk aylarıydı. Yapraklar yavaş yavaş ağaçlarından ayrılıyor, sokaklar ise yalnızlığa terk ediliyordu. Rüzgâr tüm kasvetiyle esiyor, Lisa’nın yüzüne bir tokatmış gibi çarpıyor, ona eski günlerini hatırlatıyordu. Rüzgârın uğultusuyla birlikte sokakta yalnız başına yürümeye devam ederken yolun kenarında bulunan büyük ve bir o kadar da kasvetli çınar ağacının altındaki bankı gördü. O bankı hafızasına öyle bir kazımıştı ki unutamıyordu. O tahtadan banka doğru yürüdü ve kazıdıkları yazıları görünce göz yaşlarına hakim olamadı. Ellerini kazılanların üzerine sürdü ve boynundan kolyesini çıkartıp çınar ağacının dibine doğru yürüdü. O kolyeyi oraya gömecekti, bazı arkadaşlıkları gömdüğü gibi…
Toprağı yavaş yavaş elleriyle kazdı ve gümüş, hala parıldamakta olan kolyeyi fazla derin olmayan çukura yerleştirdi. Toprak hem Lisa’nın gözyaşlarıyla, hem de yağmur damlalarıyla yavaş yavaş ıslanmaya başladı. Lisa toprağı kapattıktan sonra yavaş yavaş çömeldiği yerde doğruldu. Havadaki kasvetli rüzgâr yerini gökyüzünden tane tane inen yağmur damlalarına bırakmıştı. Yağmur damlaları adeta birbirlerine küsmüş gibi ayrı ayrı düşüyordu yeryüzüne. Sebebini Lisa da anlayamamıştı. Başını yukarı doğru kaldırdı ve gözlerini kapatıp kollarını iki yana doğru açtı. Adeta bulutlarla kucaklaşıyordu. Saçları sırılsıklam olmuş, gözlerinden ayrılan gözyaşları yağmur damlalarıyla birlikte yere düşmeye devam ediyordu. Belli bir süre sonra başını aşağı indirdi ve banka doğru yürüdü. Yerden kesici bir alet aldı ve o yazılanları kazımaya başladı. Hem çok sinirli, hem de çok üzgündü. Ağzından şu kelimeler döküldü:
“ Yalansın sende, diğerleri gibi ağır yalan.”
Lisa kazıma işlemini bitirdikten sonra çıkan parçaları yere doğru üfledi. Hepsi birbirinden ayrı bir şekilde yere düşüyordu aynı yağmur damlaları gibi. Bir şeyler ifade etmeye çalışıyorlardı sanki…
Lisa bankta otururken yaşadıkları bir film karesi gibi gözlerinin önünden geçiyordu. Ne kadarda güzel günlerdi… Sevdikleriyle hep birlikteydi. Kimse kimseye ihanet etmemiş, herkes oldukça samimiydi. Oysa şimdi herkes birbirini arkadan vurmuş, kimse kimseyi tanımıyordu bile… Bu durum Lisa’yı kahrediyordu. Ne olmuştu onlara ? Ne olmuştu sonsuz dostluklara ? Hem sinirli, hem de kırgındı hayata… Neden onları bu hale getirmişti ki ? Lisa’nın kalbi adeta kor ateşlerde yakılıyordu. Gözlerini kapattı ve tekrar açtığında yeni gözyaşları yanaklarından aşağı süzüldü. Dudaklarını yavaşça açtı ve ;
“ Hayat ne kadar acımasızmış meğer…” diyebildi sadece.
Yoktu gücü konuşmaya… Olanlar onu öyle bir yıkmıştı ki eski neşeliliğinden tek bir eser bile kalmamıştı hayatında. Her gün hüzünlü, her gün üzgündü. Çünkü o gerçekten sevdiklerini çok sahipleniyordu ve terk edilmeyi hazmedemiyordu. O dostlarıyla kardeş gibiydi, hatta ondan da öte. Ama hayattı işte bu… Yavaşça oturduğu banktan kalktı ve yolda yalnız yürümeye devam etti. Tüm evlerin ışıkları kapalı, adeta evren uyuyor, zaman durmuştu. Yavaş adımlarla sokağın sonlarına doğru yürümeye başladı. Tam köşeyi dönecekken arkasına döndü ve koca çınara doğru baktı. Kıpkırmızı olan gözlerini kıstı ve :
“ Demek buraya kadarmış sonsuz dostluklar…” dedi sitem içeren ses tonuyla.
Sokağın köşesini yavaş yavaş dönerken gördüğü manzara karşısında donakalmıştı resmen. Eski bir dostu onu farklı bir ağacın altında bekliyordu. Lisa’yı görünce ona doğru kollarını açarak koşmaya başladı. Lisa da ona… İkisi birbirine yaklaştıkça yağmur damlaları da birbirine yaklaşıyordu. Birbirlerine sıkıca sarıldıklarında şimşekler çaktı ve kara bulutlar da onlar gibi ağlamaya başladı sevinçten. Onlar da dayanamamıştı bu manzaraya. Koca çınar da bir sağa bir sola sallanıyordu, sevincini belli etmek istercesine adeta… Lisa hala dostunun kollarındaydı. O kolları bir daha asla bırakmak istemiyordu. Anlaşılan ikisi de yaptıklarından son derece pişmanlık duyuyordu ancak her şey tatlıya bağlandığı için ikisi de çok mutluydu. Gözyaşları yağmur damlalarıyla birlikte son kez akıyordu. Artık Lisa’nın gözlerinden kolay kolay o yaşlar akmayacaktı…