Ad:Carmina Loretta
Soyad: Valantina
# Kişisel özellikler#
Yeri geldiği zaman çok eğlenceli, yeri geldiğinde çok ciddi biri olabilir. Genelde çalışmayı sever ve tembel değildir. Fazla hırslı ve çok azimli bir insandır. Bazı zamanlarda bu durum onu kötüye itse de asla bu özelliklerinden vazgeçememiştir.
Sevdiği insanlara yakın olmayı sever ama sevmediklerini her yönden ezebilecek kadar da güçlüdür. Soğukkanlı bir insandır ve olaylara her yönünden bakabilir. Bazı insanlar onu tanımadan once duygusuz ve fazla soğuk bir insane olduğunu düşünürler ama ona yakınlaşabilirlerse pek de öyle olmadığını anlarlar. Yeri geldiği zaman ve bilgili olduğu konularda ukalalık yapmayı sever ve zaaflarından biri olarak da karşısındaki kişiyi ezebilir. Bu durum belki onu sonradan rahatsız da edebilir.
Genel olarak arkadaş ortamlarına uyum sağlar. Fazla sinirli bir insan değildir ama çok önyargılı olabilir. İlk izlenimlerine gore hareket eder.
Bir konuda başarız olmaya katlanamaz. Karanlık sanatlara özel bir ilgi duyar. Melezlere de karşı koyamadığı bir önyargısı olsa da gövde gösterisi olsun diye onları herkesin ortasında ezmez Sıcak ve bunaltıcı havalardan nefret eder. Zevkli bir tarzı vardır. Yakınlarına değer verir. Arkadaşları onun için çok kıymetlidir. Carmina ile yakın olabilmeniz için once onu zekanız ile etkilemeniz gerekir.
# Fiziksel Özellikleri#
Carmina uzun boylu [1,72] ve zayıf bir kızdır. [42] Uzun simsiyah saçları ve bembeyaz teni ile güzel bir ispanyol kızıdır Yüz hatları oldukça ölçülü ve güzeldir. Vücudunu oldukça beğenen Carmina en çok mavi gözlerini ve hacimli burnunu beğenir. Küçükken bale ve bir ispanyol dansı flamenco yaptığı için oldukça da güzel olan vücudu esnektir.
RP: ~*
Garip düşler. Sadece garip. Ahh neden böyle saçma rüyalar görüyordu ki. Bu durum nereydeyse iki aydır böyleydi. Önceleri bunu annesinin ölümüne bağlamış olsa da zamanla bu durum sanki bütün bedenini, ruhunu içine alıyordu adeta. Bu ise Carmina ya aci veriyordu. Düşlerinin arasında yaptığı yolculuklar, mutlu ama ulaşılamaz anlar ve dahası. Adı üstünde düş! Gerçek olamayacak değil mi? Tabii ki öyle.
Sadece kısa süreli bir ruh bozukluğu yaşıyordu. Nedeni biliyordu aslında. Ama ne kadar unutmak istese de sanki daha da üzerine geliyorlardı. Bu durum ise işin içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Rahatız edici ama öyle.
Her sabah olduğu gibi ortak salonda, camın kenarındaydı. Hava aydınlanmak üzereydi ve etrafa garip bir hava saçmıştı. Yeni bir gün ve yeni sorunlar diye geçirdi aklından. Bu yıl okula geldiğinden beri geçirmediği olaysız bir gün yoktu ki zaten. Ne kadar da yoğun olmuştu birden hayatı. Şimdi ise karanlık etrafa ün salmıştı. Klübe katılıp katılmamak konusunda kararsız olsa da onları içten içte desteklemiyor da değildi. Ama çıkarlarına göre hareket etmesi kendisi için en iyisi olacaktı. Zaten hep böyle olmuştu.
O an saatine baktı altı buçuğa geliyordu. Pusulanmış olan camı eliyle bir çırpıda sildi. Şimdi daha net bakıyordu dışarıya. Kimseler dışarıda değildi. Tabii herkes uyuyordu. Bu saatte kendisi gibi kim sabah kuşu olabilirdi ki.
Carmina kısa bir süre daha dışarı baktıktan sonra yavaş adımlarla camın yanında ayrılarak modinin üzerinde duran aynayı aldı eline. Mor kalın yünlü kazağı sanki daha da açmıştı onu bugün. Beline kadar dökülen simsiyah uzun saçları adeta bir saflığı anlatıyordu. Tabii siyah bir saflık. Carmina gibi. Mavi gözlerine baktı uzun süre. Anlamsız bakışlardı. Sanki kendini zorluyordu. Heyy bu oldukça saçma diye düşündü içinden ve aynayı aldığı yere koydu hızlıca. Kendine yapacak bir uğraş arıyordu ama aklına pek de cazip bir fikir geldiği söylenemezdi.
'' Tanrım! Ne kadar da boş bir sabah. Umarım bütün gün böyle bir monotonlukla geçmez. Yoksa çıldıracağım.
Dedi yüksek bir ses tonuyla. Bu sözleri söylerken kendini çoktan yanındaki kanepeye atmıştı bile. Belki ders çalışsa daha iyi olacaktı ama sabah sabah pek de zevk verici olabileceğini düşünmüyordu doğrusu.
Dağınık bir şekilde yattığı kanepeden yavaşca doğruldu. En azından artık oturur pozisyondaydı.
'' Üff. Üff''
Diye sayıklıyordu kendi kendine. Gördüğü düşler zaten bugünün pek de eğlenceli olmayacağının bir simgesiydi. Biraz düşündü. Ne görmüştü ki. Hafızasını bir kez yokladı. Aslında mantıklı şeyler görmemişti ama en azından ne olduğunu düşünmek heyecan verici sayılabilirdi.
Uzun bir koridorda yürüyordu.
Hava oldukça soğuktu ve üzerinde siyah, kısa bir giysi dışında birşey yoktu. Koridorlar anlaşılmaz bir biçimde sisliydi. Saçma! diye geçirdi içinden. Ne anlamı olabilirdi ki.
Bu koridorda yavaş adımlarla yürüyordu. Etrafta anlaşılması güç bir sesde müzik çalıyordu. Tam olarak caz değildi. Ama rock da olduğu söylenemezdi. Lirik bir parçaydı. Ama korkutucu bir sesden çıkıyordu. Bunu duyabilmek için zorluyordu kendini. Zar zor anlıyordu birşeyler.
You and I are underdosed and we're ready to fall
Raised to be stupid, taught to be nothing at all
I don't like the drugs but the drugs like me
I don't like the drugs, the drugs, the drugs .
Heyy bu lirik olamazdı. Bu onun en sevdiği şarkıydı. Hem de lirik değildi. Oldukça sert ezgileri olan bir parçaydı bu.
Uyuştucu beni çekiyor, uyuşturucu beni kendisine çekiyor! Ne demek olabilirdi ki. Evet sözlerin bazıları belki de böyleydi ama melodi değil. Şarkıyı ispanyol aksanı ile mırıldandı. Daha sonra ingiliz aksanı ile. Yoo başka bir anlam vermiyordu. Peki ama bu saçmalık da neyin nesiydi Belki de şarkıyı çok fazla dinlediği için içgüdüsel olarak etkilenmişti. Ama çözemediği şey melodi. Neden farklı olabilirdi ki. O an yerinde irkildi. Fazla kaybolmuştu düşlerinde. Saçma sapan şeyler düşünüyor, paranoyaklık yapıyordu. Ama bunun bir açıklaması olmalıydı. Evet evet buına bakacaktı. Bir şekilde analiz edecekti olayları. İrkildiği anda yukarıdan gelen gürültüler çalındığı kulağına. Herhalde herkes ortak salona geliyor diye geçirdi içinden. O an kendine rahat bir hava vermek için olduğu yerde olan konumunu dikleştirdi. Eline ise solunda duran komidinin üzerindeki kitabını aldı. Henüz okumaya başlamamıştı. ''Suç ve Ceza'' Etkileyici diye geçirdi içinden. En azından şu an etkileyici gibi görünmesini istiyordu.
